10. yılına giren Suriye krizi, milyonlarca kişiyi olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Türkiye yaklaşık 4 milyona yakın GK altındaki Suriyeli nüfusu ile dünyada en çok sığınmacı ve mülteci nüfusuna sahip olan ülke konumundadır. Bu nüfusun ise %13,7’sini (501.349) 0-4 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır (UNHCR, 2021).
Kriz ve çatışma durumunda öne çıkan hassas gruplardan biri de çocuklardır. Özellikle gelir yetersizliği, sağlıklı besine ulaşmada güçlük, hanede yaşayan kişi sayısı çokluğu veya çocuğun çeşitli sebeplerle bakım vereninden ayrı kalması durumları çocuklarda malnütrisyon görülme sıklığının artmasına neden olmaktadır.
2020 Küresel Beslenme Raporu’na göre; dünyada 5 yaş altı çocuk nüfusunun 149 milyonu bodur ( %21,9), 49,5 milyonu zayıf ( %7,3) ve 40,1 milyonu ise fazla kiloludur ( %5,9). Bodurluk, düşük ve fazla kiloluluk gibi malnütrisyon formlarının hanelerin gelir düzeyi, yaşadığı yer ve eğitim düzeyi ile ilişkili olduğu görülmektedir. Düşük veya orta gelirli hanelerde bodur ve düşük kilolu çocuklar daha fazla iken, yüksek gelir düzeyine sahip hanelerde fazla kilolu çocuklara daha sık rastlanmaktadır. Düşük gelir düzeyine sahip olan hanelerin çocuklarında bodurluk oranı yüzde %43,6 iken, yüksek gelir düzeyine sahip olanlar da ise bu oran %18,6’dır (Development Initiatives, 2020). Kırsal alanlarda yaşayan ve eğitim düzeyi düşük olan hanelerde yetişen çocuklarda bodurluk veya düşük kiloluluk daha fazla görülürken, kentlerde yaşayan ve eğitim düzeyi yüksek hanelerde yetişen çocuklarda fazla kiloluluk daha fazla görülmektedir (Development Initiatives, 2020).
Öte yandan, dünya nüfusunun %1’i, diğer bir deyişle 79,5 milyonu yerinden edilmiştir (UNHCR, 2019). Bu 79,5 milyon kişinin ise %40’ı çocuklardan oluşmaktadır. Rakamların gösterdiğine göre, zorla yerinden edilen kişilerin sayısı 2010 rakamlarının iki katına çıkmıştır. Dünyada yerinden edilen kişilerin %80’i gıda güvensizliği ve malnütrisyon riskiyle karşı karşıyadır (UNHCR, 2019). Sığınmacılar makro (protein, karbonhidrat ve yağ) ve mikro (vitamin ve mineraller) besin öğeleri açısından gelişimlerini yeteri kadar destekleyecek kalitede gıdaya erişememektedir. Ulaşılan besinlerin üretim, depolama ve tüketim açısından gerekli hijyen koşullarına uygun olmaması gıda zehirlenmelerine veya sindirim sisteminde oluşan bağırsak kurdu gibi rahatsızlıklara neden olmakta ve çocukların gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
2020 yılında gıda krizi üzerine yayımlanan küresel raporun verilerine göre araştırma yapılan 55 ülke ve bölgede toplamda 135 milyon kişi gıda güvensizliği ile karşı karşıyayken, 5 yaş altı çocukların 17 milyonu akut malnütrisyonlu, 75 milyonu ise kronik malnütrisyonludur (FSIN ve Global Network Against Food Crises, 2020).
WFP (2020) tarafından 2019’da yapılan araştırma sonuçlarına göre Türkiye’deki GK altındaki Suriyelilerin gıda güvensizliği ile karşılaşma oranı 2018’e göre %5 artarak %23’e ulaşmıştır. (FSIN ve Global Network Against Food Crises, 2020)
Suriye’de 2018 yılı içerisinde yapılan beslenme araştırmalarına göre akut malnütrisyon 91.800 çocuğu etkilemektedir ve bu kabul edilebilir sınırlar içerisindedir. 865.300 çocuğun mikro besin (vitamin ve mineral) yetersizliği olduğu tahmin edilmektedir. Kronik malnütrisyon ise krizden önce olduğu gibi 2011 Suriye krizi sonrasında da endişe verici bir sorun olmaya devam etmektedir. Kriz sonrası dönemde 0-59 ay arası çocukların %30’u kronik malnütrisyon ile mücadele etmektedir (WFP, 2020).
Aynı şekilde Suriye içerisinde bebek beslenmesi üzerine yapılan araştırmalar da endişe verici sonuçları ortaya koymaktadır. 6 ay altı bebeklerin yalnızca %24’ü anne sütü ile beslenebilmektedir. Üstelik Suriye’nin kuzeybatı bölgesinde bu oranın %10’lara kadar düştüğü tahmin edilmektedir (WFP, 2020). Bebeklerin anne karnında oluşmasından itibaren 2 yaşını doldurmasına kadar geçen süre içerisinde yeterli derece beslenmemeleri ve en önemlisi ilk 6 ay içerisinde anne sütü ile beslenmemeleri çocuklarda kronik malnütrisyona neden olmaktadır. Bu yüzdeler göz önünde bulundurulduğunda Suriyeli çocuklar arasında kronik malnütrisyonun endişe verici rakamlara ulaşması tahmin edilebilir bir durumdur.
Tüm bu veriler göz önüne alındığında, sığınmacı çocuklarda çeşitli malnütrisyon formları geliştiği ve gıda güvensizliği açısından sığınmacı çocukların risk altında olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple, Türkiye’de GK altındaki Suriyeli çocuklarda malnütrisyon görülme sıklığının değerlendirilmesi ve malnütrisyon riskinin azaltılmasına yönelik çalışmaların geliştirilmesi önem kazanmıştır.